13 Şubat 2011 Pazar

Görmenin Sırrı: Göz ve Beynin Muhteşem Uyumu

“Saniyenin binde biri” gibi oldukça kısa bir zaman dilimi…
  
İnsan sahip olduğu şuur ve zekâya rağmen bu kısa zamanda kendi bilgisi dâhilinde hiçbir işlemi yerine getiremez.

Ancak göz ve beyin kusursuz bir uyumla “saniyenin binde biri”nde olağanüstü işlemler gerçekleştirir.
  


Örneğin lens tarafından retinada odaklanan görüntü elektrik sinyallerine dönüştürülür ve “saniyenin binde biri”nde, optik sinirler aracılığıyla beyne ulaştırılır. Bu sayede lezzetli bir yiyeceğe bakarken ve ardından onu alıp iştahla yerken, görme, algılama ve eyleme dönüştürme hareketi çok seri bir biçimde gerçekleştirilmiş olur.

Bir video klip seyrederken, yaklaşık 2-3 saniyede bir, bir dizi hızlı ve birbiriyle bağlantısı olmayan görsel sahnenin değişimini takip ederiz. Bu hızda bir değişim, eski moda bir televizyon için hızlı olabilir. Ancak bu değişim hızı, görüntüleme sistemlerinin en mükemmeli olan gözün hareketleri ile oluşan değişim hızına göre yedi kat daha yavaş kalır. Çünkü gözlerimiz, kalp atışlarımıza oranla dahi daha sık hareket ederler. Ayrıca tıpkı kalp atışlarımızı kontrol edemediğimiz gibi, farkında olmadan gözlerimizin hareketlerini de kontrol edemeyiz. Kuşkusuz bu durum beynin sürekli bu bilgileri dengelemek zorunda olması anlamına gelir ve bu, ancak bir dizi mucizevî olayın birbirini izlemesi ile gerçekleşebilir.


  Sürekli Değişen Görüntüler Beyinde Nasıl Organize Olur?

Son derece gelişmiş bir bilgisayar gibi çalışan beyin aslında tıpkı diğer organlar gibi milyonlarca küçük hücreden oluşmuştur. İnsan beyninin yüzeyinde her milimetrekarede 100.000 dolayında sinir hücresi vardır. Bu, beyinde toplam olarak yaklaşık 10.000.000.000 (10 milyar) sinir hücresi bulunduğu anlamına gelir. Yani beyin 10 milyar küçük canlının oluşturduğu bir organdır. Bu canlılardan bir kısmı gözden gelen mesajları yorumlayarak, birbirleri ile koordinasyon halinde görme olayını gerçekleştirirler. Bu sayede son derece yüksek bir hızla değişen görüntüler, kişinin kavrayabileceği bir şekilde organize edilmiş olur.


Görme İşleminde Teknolojiyi Geride Bırakan Netliği Sağlayan Nedir?

!!! Gözümüz anlık çekimleri yakalayan bir fotoğraf makinesi değildir. İnsan gözünün işleyişi daha çok bir video silsilesine benzemektedir. Bu nedenle, küçük açılarla anlık hareket eder ve etrafımızdaki detayları beyne yansıtmak için sürekli kendisini günceller. Var olan iki gözümüz ve beynimiz, görüntüyü netleştirmek için her iki gözden gelen sinyalleri toplar. Daha fazla bilgi toplamak için de gözümüzü, gördüğümüz nesnenin etrafında hareket ettiririz. Tüm bunlara ek olarak, retinadaki foto alıcıların sayıca fazlalığı sayesinde, göz ve beyin birlikteliği bir makinede olabileceğinden çok daha yüksek netlikte veriler elde etmemizi sağlar.

Görüntünün Sabitlenmesi Nasıl Sağlanır?

Nöronlardan oluşmuş beyindeki görme merkezi, nasıl oluyor da bize, dijital bir ekran gibi, gördüğümüz görüntünün sabit olduğu hissini veriyor?

Söz konusu sistemin kusursuz olarak işlemesinde ve görüntünün sabitlenmesi konusunda iki bilimsel olasılık üzerinde durulmaktadır.

Klasik görüş, beynin sahneyi sabit olarak yorumlayabilecek yeterli derecede işlemcisi bulunduğudur. Şüphesiz bu görüş, her aşamada sistemin harikalığını, mükemmelliğini ve kendi başına, rastlantılar sonucu var olamayacağını yani yaratılışı ortaya koyar.
Daha güncel olan diğer görüş ise, nöronların, bir ön işlemci aşamasıyla kaymaları telafi etmesidir. Nöronlar değişimlere hazırlıklı olabilmek için, belki gözün yanal iç duvarlarında, ön bölümünde ya da ilk görüş alanlarında titreşen görme hareketlerinin oluşumundan kısa bir süre önce algı alanlarını değiştiren bir ara-haritalama alanı oluştururlar. Bu alanda meydana gelen tekrar-haritalama işlemi sahne değişimlerine hazırlık yaparak birtakım ayarlar yapar. Bu sayede titreşim hareketlerinin olumsuz etkilerini ortadan kaldırıp, hızla gelen bilgilerin işlenmesini sağlar. Böylece görüntünün sabitlenmesi elde edilmiş olur.


 Göz ve Beyin Arasındaki Teknik İşlemler Otomatik Olarak Gerçekleşmeseydi?…

Kuşkusuz görme işlemi gerçekleşirken insan hiçbir zaman görüntünün netliği ve sabitliği için gereken hesapların, kendi beyninde otomatik olarak yapıldığını fark etmez. Eğer böyle hızlı çalışan bir hesap sistemi olmasaydı, dış dünyadaki objelere ait kavramlar devamlı olarak karışacağından hayat son derece güçleşirdi. Hiçbir aracı kullanamaz, yolda bile yürüyemezdik. Dış dünya, perspektifi olmayan karmaşık şekiller yığını haline gelirdi.

>*< “O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz.” (Mü'minun Suresi, 78)