İnsanların birbirinden ayırt edilmesini sağlayan ve en fazla göz önünde olan anatomik yapı yüzdür. Duyguların canlandığı, ifadelerin renklendirildiği bir tablo olan yüz, kişiliğin ortaya çıkmasını ve insanın kendinin farkında olmasını sağlayan bir anahtardır.
Kendimizle ve çevremizle iletişim sağladığımız ana yapı olan yüzümüzdeki değişik anatomik yapılar bizim fiziksel karakterimizi vermektedir.Yüzümüz; sesimiz, konuşma tarzımız, gözlerimiz ve bakışlarımızla bir uyum içinde olacak şekilde duygusal iç dünyamızın dışa açılan ana kapısını oluşturmaktadır. Ağlama, gülme, sevinme, kızma gibi temel duygusal yansımalarımız yüzümüzde şekillenmektedir, ve bu yansımalar kişiye özgü bir ifadenin bileşenlerini oluşturmaktadır. Yüzün dış örtüsü olan deri kendine özgü mucizevi bir yapıya sahiptir.
Yüzün değişik alanlarında inceliği, içerdiği deri ekleri ve yapısı diğer bölgelerden farklılıklar göstermektedir. Deri altı yağ dokusu, bunun altında uzanan sıkı bir bağ dokusu, bu bağ dokusuyla iç içe geçmiş ve alttaki yüz kemiklerine tutunan yüzün mimik adaleleri, yüzü anatomik olarak daha kompleks hale getirmektedir.
DUYGUSUZ, MİMİKSİZ BOTOKSLU YÜZLER
Son günlerde TV'de, sokakta sürekli botokslu kaşlara, düzeltilmiş burunlara, dolgun dudaklara maruz kalıyoruz. Kimi güzel, hakikaten doğal görünüyor. Kimi ise "Bak bana, bende estetik var" diye bangır bangır bağırıyor. Ama gerçek şu ki estetik operasyon büyük bir hızla yaygınlaşıyor. Şimdi bir de yüz nakli operasyonu var gündemde. Aynaya bakıp başka birinin yüzünü görmek... Yakında insanlar estetik cerrahların kliniğinden başka birinin yüzüyle mi çıkacaklar?
Birçok kişi estetik cerrahlara ellerinde ünlü birinin fotoğrafı ile başvurmakta, o ünlü kişinin burnunu ya da dudaklarını istemektedirler.
Yüz nakli ile kemik yapınız değişmez. Bu yüzden istediğiniz kişinin yüzüne tam anlamı ile sahip olamazsınız. Ama kendi yüzünüzü de koruyamazsınız, çünkü kalın bir doku nakledilecek yüzünüze. Daha önemlisi sağlık problemleri oluşabilir.
Allah insan yüzünü duygularını ifade edebilecek mimikleri ile yaratmıştır. Botoks ve yüz nakli gibi yöntemler insanın yüzünü elbette bir nebze olsun istediği şekle bürüyebiliyor. Ama biliyoruz ki, bu yeni yüzler doğallıktan, mimiklerden, duygulardan uzak oluyor. Tıpkı bir robot gibi. Mesela Meg Ryan beğendiğimiz oyuncu, yaptırdığı Botokstan sonra rol teklifi bile alamadı. Çünkü beğendiğimiz o kaşları, o alnının kırışması ortadan kalktı. Yani doğallıktan tamamen uzaklaştı.
YÜZ NAKLİNİN ZARARLARI
İnsan yüzünün nakledilmesi için gerekli cerrahi teknikler ortaya konulmuş olsa da temelde iki sorun bulunmaktadır. Birincisi ömür boyu ilaç kullanmak ve bunun getirdiği yaşamsal sorunlar; diğeri ise etik tartışmalardır. Yüz naklinde, nakledilen yüzün alıcı dokular tarafından reddedilmesini önlemek için vücudun immün sistemini, (bağışıklık sistemini) baskılayan ilaçların ömür boyu kullanılması gerekmektedir. Bu ilaçların yan etkilerinin oldukça fazla olduğu bilinmektedir.Bunlar bulantı/kusma, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği ve değişik dokularda kanser gelişme olasılığına kadar uzanmaktadır. Nakli isteyen birinin bunları biliyor ve kabullenmiş olması gerekmektedir.
YAŞLILIK VE YÜZ NAKLİ
İnsanların yüz nakli ve botoks gibi yöntemlere baş vurmasının bir başka nedeni de yaşlıkla beraber gelen cildin bozulması korkusudur. Yaşlandıkça derinin esnekliği azalır, incelir ve alt tabakalardaki yapı, iskelesini oluşturan yapısal proteinler hassaslaşıp çöktüğü için sarkar. Yaşı biraz ilerlemiş herkesin korkuyla beklediği yüzdeki kırışıklıklar, çizgiler işte bu nedenle meydana gelir. Üst deride sürekli yağ katmanı oluşturacak ve doğal yumuşatıcı etkisi gösterecek bezlerin salgısının azalması dolayısıyla pullanma görülür. Aşırı pullanma ve dökülme sonucunda derinin geçirgenliği artar ve dış etkilerin deriden geçişi kolaylaşır. Buna bağlı olarak da yaşlılık kaşıntısı, tırnak yaraları, uykusuzluk vs. meydana gelir. Aynı şekilde alt deride de çok büyük bozukluklar oluşur. Deri dokularında yenilenme ve madde alışverişi mekanizmaları yaşlı insanlarda önemli ölçüde bozulmuştur. Bu nedenle ileri yaşlarda kötü huylu tümörlere sık rastlanır.
Dolayısıyla bu güzellik dünya şartlarında kalıcı değildir. Ancak Allah razı olduğu kullarına cennette bu güzelliklerin kusursuzunu ve sonsuz olanını vaat eder.
Cennet ehlinin bir çarşısı vardır. Her Cuma oraya gelirler. Derken kuzey rüzgarı eser, elbiselerini ve yüzünü okşar. Bunun tesiriyle hüsün (güzellik) ve cemalleri (yüz güzelliği) artar. Böylece ailelerine, daha da güzelleşmiş olarak dönerler. Hanımları:
"Vallahi, bizden ayrıldıktan sonra sizin cemal ve güzelliğiniz artmış!" derler. Erkekler de:
"Sizler de Allah'a kasem (yemin) olsun, bizden sonra çok daha güzelleşmişsiniz." derler. [(Müslim), Kütüb-i Sitte-14, s. 433/16] ... Eğer cennet ehli kadınlarından bir kadın yer ehline görünseydi, dünyayı ve içindekileri aydınlığa boğar ve ikisinin arasını da güzel koku ile doldururdu... [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 409/10095]
Cennetteki huriler yakut ve mercan gibidirler. Adam onlardan birinin yüzüne bakar da, kendini onun yanağında, aynada gördüğünden daha berrak görür. Onların incilerinin en ednası (en küçük, en önemsiz) şark ile garbi ışıklandırır. [Ramuz el-Ehadis-2, s. 337/7]